Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
KÖYÜMÜZ İNSANLARINDAN BAZILARININ KÖYÜMÜZE ÖZGÜ YAZMIŞ OLDUĞU ŞİİRLER
Sizlerde bu ve bunun gibi şiirleriniz varsa bize gönderin yayınlayalım.
NOT: Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. İzinsiz çoğaltılamaz
FINDIKLI
Şırıl,şırıl suyun akışında
Toz toprak motor yarışında
Büyük,küçük dostluk barışında
Mertliğinle özledim seni Fındıklı
İnsanlara gülüyon baharın ucu gelince
Cıvıl,cıvıl kuşlar ötüşüp uçunca
Lale sümbül mormenekşe açınca
Yeşil dağları özledim sende Fındıklı
Baharda çiçek açar meyveler
Sinende saklıdır yürekli kalem kaşlılar
Ekimde düğün dernek başlar
Davulu zurnayı özledim sende Fındıklı
Merlikle yoğrulmuş gençlerin çamuru
Karda kışta yolların çamuru
Baharın fırsat vermez nisan yağmuru
Bozbulanık sellerini özledim sende Fındıklı
Hile yoktur sende yaşayan insanlarda
Büyüğü,küçüğü merlik peşinde
Gündüz hayalimde gece düşümde
Rüyalarımda bile özlediğim Fındıklı
Bir başkadır adetin tören
Hayır hasanatinle anılırsın yöre
Yakışmaz sana harap virane ören
Yoksula yardımcı insanlarını özledim Fındıklı
Not: Yazan Eyüp BALKANLIOĞLU
AŞAĞI FINDIKLI
Mesaj fındıklıdır buranın adı.
doyulmaz havasının tadı.
vardır orda birçok badı.
fındıklım benim güzel yurdum.
yolları tozludur geçilmez.
soğuktur suları içilmez.
büyüktür buğdayları biçilmez.
fındıklım benim güzel yurdum.
yağar burda lapa lapa kar.
çok kazanırsan edersin kar.
ora güzel yerdir güzel yar.
fındıklım benim güzel yurdum.
söyler 7-A sınıfı söyler.
hoşuma gider bütün köyler.
fakat fındıklı başka beyler.
fındıklım benim güzel yurdum
Not: Yazan Adem BALKANLIOĞLU
ÖZLEDİM
Saplar toplar sürerdik harman
Düvenin üstünde dururdu zaman
Savururduk tınazı, tozardı saman
Kuyulardan içtiğim suyu özledim.
Lastik ayakkabı, göynek, don yırtık
Bir leğen pilav, kelle soğan katık
Ayrılırsa oğlan bir yorgan, bir de yastık
Çardağı, minderi, çulu özledim.
Seherde başlardı acayip bir telaş
Ocakta tezek yanardı, yavaş yavaş
Leziz olurdu üstünde pişirilen aş
Kömbe gömdüğümüz külü özledim.
Hedik kaynatır, yanında yatardık.
Kuşburnu, madımak toplar satardık.
Sütü sağar, körpeyi, davara katardık.
Halı yastıktaki püskülü özledim.
Mevlitte içerdik tas ile şerbet
Bir zehenden yerken vardı bereket
On beşine varmadan çağırırdı gurbet
Bazlamayı, omacı, çöreği özledim.
Sabah ezanı uyanır, aşardık dağları
Beklerdik bostanı, bahçeyi, bağları
Yazdan basardık küleklere yağları
Yayığı, teceni, çömleği, küpü özledim.
Gider çocukça, nohut, bostan yolardık
Kadın erkek düğünevine dolardık
Bebeği öllüğe beler, beşiği sallardık
Kirmeni çeviren kınalı eli özledim.
Mazaratlık yapınca dölek, dur denirdi.
Pilav, makarna sunanan yenirdi.
Gelin kaşın eğse, kaynana gücenirdi
Tozağı, fistanı, duvağı teli özledim.
Çıra olmadan bir türlü yanmazdı soba
Zemheride çobanı ısıtmazdı yırtık aba
Hazırlardık kıştan anadut, dirgen, yaba
Kazmayı, nacağı, küreği, beli özledim.
Yatsı ile dönerdik, davar peşinde
Hacı karşılardık köyün dışında
Oyunlar oynardık harman başında
Çamura, toza bulandığım yolu özledim.
Çırakoğlu’m ne çileler sardım hasıra
Anamadığım günler, bakmayın kusura
Su katılıyormuş şimdi bizim kısıra
Dostta selam götürecek pulu özledim.
Not: Yazan Kerim ÇIRAKOĞLU
ŞAHİN EMMİ
Her dem yüzü gülen
Yaptığını iyi bilen
Yarım ekmeğini bölen
Kalaycı Şahin emmi
Konuşur ki tane tane
Bir gülüşü var şahane
Bulmaz hiçbir an bahane
Kalaycı Şahin emmi
Dağıtır da tutam tutam
Hiç kimseye etmez sitem
Yanık bağırlara meltem
Kalaycı Şahin emmi
Düğün, dernek, mevlid gezer
Kördüğümleri hemen çözer
Sanki bir meleğe benzer
Kalaycı Şahin emmi
Kimseden esirgemez selamı
Şerbettir gönle kelamı
Köyümün en güzel adamı
Kalaycı Şahin emmi
İçi temiz, sevgi, neşe dolu
Haktır onun daim yolu
Her hayra uzanır kolu
Kalaycı Şahin emmi
Bakırlar çiçek açar elinde
Söz kurban olur dilinde
Muhabbeti derya halinde
Kalaycı Şahin emmi
Çırakoğlu söyler sözü
Kendimi bileli güler yüzü
Merhamettir onun özü
Kalaycı Şahin emmi
09/02/2012
Not: Yazan Kerim ÇIRAKOĞLU
BENİM KÖYLÜM
Aza çoğa razı olan
Benim köylüm değil miydi?
Alın terinde güç bulan
Benim köylüm değil miydi?
Ekin biçen arpa yolan
Paçasına kılçık dolan
Güneşin altında solan
Benim köylüm değil miydi?
Sabah erden yola revan
Azığında yağlı yavan
Az bir şeyle ud savan
Benim köylüm değil miydi?
Alık sarıp semer vuran
Heybesi yanında duran
Eşeğinde hayal kuran
Benim köylüm değil miydi?
Gün doğmadan yola düşen,
Sacayakta çayı pişen
Çalışmaktan eli şişen
Benim köylüm değil miydi?
Çökelikle omaç yiyen
Yün çorapla lastik giyen
Her lafında “heri” diyen
Benim köylüm değil miydi?
Eksiğine naçar kalan
Soluğu komşuda alan
Herkese bazlama salan
Benim köylüm değil miydi?
Saman yakan, sap taşıyan
Sabah, tandırda ışıyan
İsten gözünü kaşıyan
Benim köylüm değil miydi?
Çapa vurup, bağ belleyen
İğdelerle çit telleyen
Aşını helal belleyen
Benim köylüm değil miydi?
Kendi yağıyla kavrulan
Or’dan oraya savrulan
Çal’şan, didinen, yorulan
Benim köylüm değil miydi?
Erkenden ulusa inen
İçine memleket sinen
Namına "amele" denen
Benim köylüm değil miydi?
Traktörle gelin alan
Aynasına bahşiş salan
Akşamı ahırda bulan
Benim köylüm değil miydi?
Sekiz köşe kerpiç döken
Dört bir yana kavak diken
Boş gördüğü yeri eken
Benim köylüm değil miydi?
Kuyulardan su çekenler
Tezekten kemre dökenler
Kış boyu kirmen bükenler
Benim köylüm değil miydi?
Kolay kolay naz etmeyen
Çok ilgiden haz etmeyen
Seven ancak söz etmeyen
Benim köylüm değil miydi?
Hatırıma gelen dilde
Dile gelmeyen gönülde
Bu şiiri yazan el de
Benim köylüm değil miydi?
Not: Yazan Ramazan KALINSAZ
BIRAKACAKSAN 171'İ ARA
Yine çıktın yola
Yaktın bir sigara
Yazmışlar duvara
Bırakacaksan 171’i ara
Yaş galiyor kırka
Açacak ciğerinde yara
Ver artık bir mola
Bırakacaksan 171’i ara
Verme artık tütüne para
Bırakacak seni yarıda
Daha mutlu yarınlara
Bırakacaksan 171’i ara
Düşünme artık kara, kara
Yakmasan gari sigara
Açılır boğazında yara
Bırakacaksan 171’i ara
Çıkma artık o yola
Ak düştü saçlarına
Dumansız bir ortam ara
Koyacak genç yaşta seni mezara
Not: Yazan Recep BALKANLIOĞLU
O SEBEPTEN ARZ EDERİM SILAYI
Memleketten ciktim gorunmez daglar
Kardeşim sirtima çantami baglar
Oturmus anneler ogluna aglar
O sebebten arz ederim sılayı
Memleketten çıktı, gül ile cicek vakti
Yıkıldı gönlümün sarayı tahtı
Bu askerlik benim bagrımı yaktı
O sebebten arz ederim sılayı
Daha gezemedim biraz yerini
Sekiz dükkanı var bir de fırını
Öküze binmiş kızı gelini
O sebebten arz ederim sılayı
Başkale’nin önü İran’a bakar
Mercimek çorbasi cigerimi yakar
Her gün sabahleyin zeytin çıkar
Neyini metedeyim askerlik senin
Not: Yazan Bekir SANDIKLIOĞLU
BENİ DE ÇAĞIRIN
Bulguru ezmesi de çok çetin
Sokunun başında dizler olmalı metin
Gönül düzüne inmektir niyetim
Közde çöreğe beni de çağırın.
Önümde duruyor yolların zoru
Sevda tepesinin erimemiş karı
Tutun ellerimden atın efkarı
Közde çöreğe beni de çağırın.
Gönül güzelliğinde bir kilim
Hoşgörü nakışlı, muhabbet dilim
Bir erik gölgesi, meşe dalım
Bulunca çöreğe beni de çağırın.
Söz ırmağı dudağımdan aksın
Gelini, kızı inci mercan taksın
Küllenmiş ocağı kaynana yaksın
Közde çöreğe beni de çağırın.
Rahmete dönüşür birlik aşı
Al yeşil giyinmiş gelini kızı
Fındıklı’ya mesken kalenin başı.
Sofrayı serince beni de çağırın.
Not: Yazan Kerim ÇIRAKOĞLU
EKMEĞİMİZ
Sabahın seherinde başlanırdı köz ile
Una su katıp yoğurdunuz tuz ile
Hamura şekil verdiniz gönüldeki öz ile
Dualarım gibi bereketliydi ekmeğimiz.
Hayat elde, muhabbet dilde
Burcu burcu kokusu gurbet elde
Kalırdı gözümüz pencerelerde
Sevinçlerim gibi sıcaktı ekmeğimiz.
Gün aşınca çöküverir yorgunluk
Sıcak bazlama ile erirdi dargınlık
Sevinçli gözlerde olmazdı kırgınlık
Umutlarım gibi tazeydi ekmeğimiz.
Not: Yazan Kerim ÇIRAKOĞLU
KİM
Kim ellerin açtı da
Kucağı dolmadı, kim?
Kim gönülden diledi,
Muradı olmadı kim?
Kim varlığa sevindi,
Altında kalmadı kim?
Kim darlığa yerindi,
Saçların yolmadı kim?
Kim aşk ile ağladı,
Özünden gülmedi kim?
Kim Allah’ı aradı,
Kendinde bulmadı kim?
Kim öfkesini yuttu,
Bal kaymak kılmadı kim?
Kim de esti gürledi,
Sonra yıkılmadı kim?
Kim bir yola çıktı da
Bir yerde durmadı kim?
Kim Allahsız ömrünü
Boşa savurmadı kim?
Kim insana dayandı,
Her gün aldanmadı kim?
Kim Allah’a dayandı,
Göğe uzanmadı kim?
Kim sözlerin çok etti
Manasız kılmadı kim?
Kim dilini yok etti,
Kendini bilmedi kim,
Kim çile kapısında
Aşk ile yanmadı kim?
Kim fenaya can attı,
Nura boyanmadı kim?
Ramazan bu sözlerin
Anlamını kim bile?
Boş sözlerin özrünü
Sükunetinle dile!
Not: Yazan Ramazan KALINSAZ
KÖYLÜM
Büyük pınarda yunaklık vardı
Evler kara yapı ve dardı
Erkeğin önünden geçmek ardı
Şimdi o günleri bul köylüm.
Tasa, sevinç birlikte yaşanırdı
Gelin-kızlarımız al, yeşil kuşanırdı
Yollarımız yazın toz, kışın çamırdı
Şimdi yollar asfalt oldu bil köylüm.
Güz gelince öllük elenirdi
Bebek kınalı beşiğe belenirdi.
Tezek dumanı bacaları dolanırdı
Şimdi evler modern oldu gör köylüm.
Makarna, pilav ekmekle yenirdi
Kahvaltıya düğülaşı, bulamaç konurdu
Ekmeğe yağ katınca omaç denirdi
Şimdi gel de bulamacı bul köylüm.
Ekmekler teker teker katlanırdı
Şere giderken motorlara atlanırdı
Koyun kuzu Kaynarca’da etlenirdi
Şimdi gel de koyun kuzu bul köylüm.
Suya giden helkeleri dizerdi
Nişanlı kızlar ev ev davet gezerdi.
Irgatlıkta saptan, samandan bezerdi.
Şimdi gel de harmanları gör köylüm.
Çayırlarda yayılan taylarımız vardı
Mevsimini bilmediğimiz aylarımız vardı
Misafirden artan çaylarımız vardı
Şimdi gel de artıkları gör köylüm.
Bahçeler keşik ile sulanırdı.
Düğünde motorlar birbirine ulanırdı
Enik, cücük Gediğe dolanırdı
Şimdi gel de Gediği gör köylüm.
Ekin, arpa ambardan taşardı
Kağnılar sabah namazı tepeleri aşardı
Gelin kaynana birlikte yaşardı
Şimdi gel de bir arada bul köylüm.
Erince yaşımız hacca giderdik
Çerciciyle pazarlık ederdik
İnekleri ekinlerde güderdik
Şimdi gel de ekinleri gör köylüm.
Gelinin, kızın giydiği fistandı
Düğünü, bayramı destandı
İşimizde bismillah baştandı
Şimdi gel de şükürleri der köylüm.
Tezekten harımız vardı
Adam boyu karımız vardı
Kömlerde davarımız, malımız vardı
Şimdi malı melali gör köylüm
Zemheride pınarlar donardı
Koyun kuzu derelerden kanardı
Akşamları idareler yanardı
Şimdi gel de idareyi yak köylüm.
Anakara deyince koşardık
Düğünde bayramda coşardık
Tarla tapan, dere tepe aşardık
Şimdi gel de bu coşkuyu bul köylüm.
Bahar gelir, tarlalar sürülürdü
Çeçler harmanlara serilirdi
Bir ekmeğin yarısı bölünürdü
Şimdi gel de kuru ekmeği böl köylüm.
Bal üzüm kestiğimiz bağlarımız vardı
Karı, boranı eksilmeyen dağlarımız vardı
Misafiri eksik olmayan ağlarımız vardı
Şimdi gel de bağı, dağı bul köylüm.
Çırakoğlu bu saydıklarım azı
Başka olur köyümün baharı, yazı
Tavuğu, cücüğü, şibisi, gazı
Gel de gördüklerini hayra yor köylüm.
Not: Yazan Kerim ÇIRAKOĞLU
HOŞGELDİN EY ŞEKR'İ RAMAZAN
Her gününde vardır bin rahmet
Vermez gönüllere hiç zahmet
Olsun sana sonsuz hürmet
Hoşgeldin ey şehr-i ramazan
Bir başka güzeldir şimdi yüzler
Bahara çevrilir seninle güzler
Okunur beratımızı verecek cüzler
Hoşgeldin ey şehr-i ramazan
Bir başka kalkar semaya eller
Çözülür sanki lâl olmuş diller
Cennet kokar gönüldeki güller
Hoşgeldin ey şehr-i ramazan
Yanan gönüllere sabır ekilir
Günahlar yaprak yaprak dökülür
Bütün şeytanlar dara çekilir
Hoşgeldin ey şehr-i ramazan
Orucun ecrin Hak biçermiş
Tutan ruhlar gökleri geçermiş
Vecd ile gönül köşkler seçermiş
Hoşgeldin ey şehr-i ramazan
Boyansın sahurlar aşkınla
Coşsun iftarımız meşkinle
Çırakoğlu sevinsin köşkünle
Hoşgeldin ey şehr-i ramazan
Not : Yazan Kerim ÇIRAKOĞLU
GELİN GİDEK KÖYÜMÜZE
Sırtta yatak gurbet gezdik yazları
Kaynarca’da yorduk dizleri
Ebemin dedemin tatlı sözleri
Deyip gelin gidek köyümüze
Bağrımızdan silinmez izi
Dinleyelim ana baba sözü
Çocukluğumuzun masum yüzü
Deyip gelin gidek köyümüze
Buluşalım kalenin başında
Ayazında, çamurunda, kışında
Gözüm kaldı birlik aşında
Deyip gelin gidek köyümüze
Şerif’in bağdan minareler görünür
Pamukluk, göller yeşillere bürünür
Dağlarımız mis-i amber sürünür
Deyip gelin gidek köyümüze
Çırakoğlu, Hakk’a ulaşması için
Yaradan boyası bulaşması için,
Havz-ı kevserde dolaşması için
Sıla-i rahim deyip gelin gidek köyümüze
Not : Yazan Kerim ÇIRAKOĞLU
ÖLÜM
Onu bunu bahane hepsi vade
Genç ihtiyar yaşlı ebe dede
bu dünya için çalıştığımız mal nerede
Kefenin cebi yok cepte diyemem
Konu komşu başsağlığı diliyor
Oğlun kızın feryat ediyor
Kefenin cebi yok boş gidiyor
Koydular tabuta götürüyorlar beni
Hep emek verdim bu dünya işine
En sonunda yatırdılar musalla taşına
Konu komşu toplandılar başıma
Cenaze Namazımı kıldılar o zaman
Kılındı Namazım mezarlığa götürdüler
Kuru kuytu bir çukura yatırdılar
Üzerime duvar örüp toprakla kapattılar
Feryat etsemde duyan olmadı
Adım Ali sayadım Çırakoğlu
Bizede uğrar birgün Azrailin yolu
Kapalı olsada sağı solu
Kurtuluş yoktur ölüm geldiği zaman
Ali Çırakoğlu hepten yazar bunu
Ölümdür hepimizin sonu
Allah rahmet eylesin gani gani
Başımız sağolsun diyelim artık.
Not : Yazan Ali ÇIRAKOĞLU
Sizlerde bu ve bunun gibi şiirleriniz varsa bize gönderin yayınlayalım
NOT: Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. İzinsiz çoğaltılamaz