AŞAĞI FINDIKLI KÖYÜ’NÜN KURULUŞU VE TARİHİ GELİŞİMİ

           Tarihi araştırmalarda ve bulunan bazı kalıntılarda yer aldığına göre; Köyümüzün geçmişi, Orta Asya Türklerine kadar uzanır. (Çorum Müzesi ve Kütüphanesi ile Eski köy camisinin avlusundaki mezar taşlarındaki tarihler bunu doğrular niteliktedir.) Orta Asya’dan Anadolu ya göç edenlerden bir kavim şu anki Salman Köyüne yerleşir. Orada hayatlarını sürdürürken her ne sebepten ise padişaha asker vermeme kararı alırlar. Halk üzerinde söz sahibi olan Aslan Bey adındaki şahıs Alınan kararı uygulattırır. Bu davranış hemen şikâyet edilir ve Yozgat’tan Gelen birlikler Salman köyün de bulunan halkı dağıtır. Yapılan bu dağıtma sonucunda, dağıtılanların bir kısmı, Yukarı Fındıklı civarına, bir kısmı İstanbul a, bir kısım Sungurlu içine, diğer bir kısmıda Tuğcu köyünün olduğu yere yerleşir.          

      Aşağıfındıklı Köyünün kuruluşunun 1800 ile 1900 yılları arasında olduğu söylenilmektedir. Anlatılanlara göre; İlk olarak Tuğcu Köyünün yaylası olarak yerleşiminden bahsedilmekle beraber, özellikle Osmanlı İmparatorluğunun iyice zayıflamaya ve Balkanlardan, Kafkaslardan göç almaya başlaması ile buralardan gelen muhacirlere zamanın idarecilerince yer tahsisi gündeme gelmiş olup, Tuğcu Köyü halkına köyle yayla arasında seçim yapmaları, birinden birini muhacirlere bırakmaları istenmiştir. Bir kısım köy halkı yayla olarak kullandıkları şimdiki Aşağıfındıklı Köyünün bulunduğu bölgeyi tercih etmiştir. Böylelikle Aşağıfındıklı Köyünün oluşması aşaması başlamıştır.

        O vakitler köyün her yanı fındık ve diğer ağaçlarla kaplıdır. Bu fındık ağaçları köye FINDIKLI adını vermiştir. Güzel havası, buz gibi akan suları geniş ve verimli otlakları ile cazibe mekanı haline gelen Fındıklı, zamanla yeni aileler (Diğer köylerden ve muhacirlerden) katılmış olup, neticede bugünkü halini almıştır. Bu cazibe, sivrisineklerle ve sıcaklarla boğuşan ova hükmündeki Tuğcu’yu çabuk unutturmuştur. Köy halkı, hayvancılık yapmak içinde en uygun yeri bulmuştur.

             On-on iki hane ile yerleşime başlanan köyde, ”Büyük Oda”  diye bilinen yer yapılmış. Büyük Oda aynı zamanda misafirlerin ağırlandığı, her türlü sohbetin yapıldığı yer konumuna gelmiştir. Odada herkesin yeri bilinir, kimse kimsenin yerine bile oturmaz, ilim ve kültür sahibi kimseler halkı aydınlatma gayretinde olurmuşlardır.

         Aşağı Fındıklı Köyünün nüfusu artarken Birinci Dünya Savaşı çıkmış, bu ve sonraki savaşlara giden birçok köy evladı geri dönmemiştir. Yaşayan insanlar da büyük bir ekonomik sorunlarla karşılaşmışlardır. Günlerce aç kalanların olduğu, ot hatta ayağa giyilen deri çarıkların bile çaresizlikten yendiği anlatılır. Cumhuriyetin kurulmasından sonra şu an “Eski Camii” diye bilinen yerde bir cami inşa edimiş olup, ahşap şeklinde yapılan cami sonradan birkaç defa yenilenmiştir. Osmanlıdan önce Köyümüzün bulunduğu bölge çevresindeki kalıntılardan anlaşıldığına göre (Hacettepesindeki tarihi mezarlardan, Göllerdeki tarlalardan ve Korudaki Kaleden çıkan çanak çömlek parçalarından) Hititler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular v.b. medeniyetlerinde bu bölgede hakimiyet kurduklar anlaşılmaktadır. 

        Önceleri evler kerpiçle yapılır üzerine çorak toprakla kapatılırken sonraları kerpicin yerini tuğla, çorak toprağın yerini de kiremit almıştır. Günümüzde betonarme olarak daire tipi yapılan bahçeli evler oldukça diğer çevre köylere göre dikkat çekicidir. Köyüm insanı susuzluğa çare bulmak için her yolu deneyerek özellikle kuyulardan çıkarılan sular sayesinde ağaç ve bahçeleriyle köye güzellik katmaktadırlar.

Kaynak : www.afder.net